Siyasetin gündeminde Ekrem İmamoğlu davası zirvedeki yerini koruyor. Geride bıraktığımız hafta sonunda dahi, siyasetle uzaktan yakından ilgisi olan herkes İmamoğlu davsıyla ilgili görüş ve fikirlerini yansıtmaya devam ediyor. Özellikle Millet İttifakı cephesinde ikiye bölünmüşlük söz konusu. Çoğunlukla İYİ Parti tandanslı isimler İmamoğlu için yoğun bir adaylık baskısı kuruyor.
CHP cephesinde ise partide aktif görevi olanlar Kılıçdaroğlu adaylığı isterken, seçmen ve yine örgütün bir kısmı bu sürecin İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı’na taşıyacağına inanıyor. AK Parti ve MHP cephesi ise bu konuda oldukça sert ifadeler kullanıyor. Cumhur İttifakı cephesi, sahta kahramanlık ve mağduriyet edebiyatıyla Kılıçdaroğlu için kumpas kurulduğunu ifade ediyor.
Cumhur İttifakı cephesi, “Saraçhane tiyatrosu” adını verdikleri bu süreçte İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in İmamoğlu adaylığı için yoğun bir destek verdiğini ve hapis cezasını bu yüzden gülücüklerle karşıladığını belirtiyorlar. Öyle ki Meral hanımın bu süreçte CHP’yi ele geçirme çabası olarak niteleyenler de var.
Açıkçası bu konuda derinlerde çok büyük hesaplar dönüyor. Nasıl dönmesin ki, 2023 genel seçimlerinde Erdoğan’ın rakibi bu süreçte belirlenecek. Ve bu isim ya Kemal Kılıçdaroğlu olacak ya da İYİ Parti destekli Ekrem İmamoğlu olacak. CHP’nin iki güçlü figürü masada şu anda karşı karşıya. Sadece onlar da değil, Meral hanım da bu süreçte bizzat aktif ve kim galip gelecek herkes bu sorunun cevabını bekliyor.
İki Genel Başkan, Kemal Bey ve Meral Hanımın Ekrem beye bakış açıları bile aradaki rekabeti gözler önüne seriyor. Ceza sonrası yapılan mitinglerde, Kılıçdaroğlu Ekrem bey için 16 Milyona hizmet et derken, Meral Hanım 85 Milyon seninle diyor. Kemal bey İstanbul için çalışmaya devam et mesajı verirken, Meral Hanım Türkiye’nin desteği ifadesini kullanıyor. Sadece bu iki yaklaşım bile büyük hesaplaşmayı gözler önüne seriyor.
Bu davanın sonucuna Kemal beyin Almanya’da iken yakalanması kötü oldu. Onun yokluğunda Saraçhane Mitinginde Meral Hanımın bu denli tavırları, bana göre İmamoğlu’na sahip çıkmaktan da CHP’nin iç işlerine karışmaktır. Elbette ki liderler mağdur gördükleri isimlere sahip çıkabilir. Ama her şeyden öte o ismin bir Genel Başkanı ve lideri olduğu unutulmamalıdır.
Siyasetini beğenmek zorunda değiliz, kendisini de beğenmek zorunda değiliz. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu zorlu süreçte partisine verdiği emek göz ardı edilmemelidir. CHP’nin Genel Başkanı, adı kim olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin doğal Cumhurbaşkanı adayıdır. Kendisini beğenmeyen ve istemeyenler sandıktan çıkar ve Genel Başkanı değiştirir. Aksi halde bir sahte kahramanlık rüzgarıyla aday değişikliği Kemal beye yapılan haksızlık olarak tarihe geçer.