Her yeni yıl öncesi aynı şeyler söylenir
Bu yıl çok güzel olacak,
Bu yıl farklı olacak
Yeni bir sayfa açıyoruz.
Türkiye ekonomisinin son 30-35 yılına baktığınızda bunun tam tersi olduğunu görürsünüz.
En azından üretim bazında her yıl geri gidiyoruz.
Bir zamanlar Türkiye tarımda kendi kendine yetebilen ülkeler arasında olurken, bugünlerde ise ithalat rekorları kırıyoruz.
Bunun nüfusla bir ilgisi olduğunu söylemek, ekonominin E’sinden anlamamaktır.
Gelişmiş ülkeler, artan nüfuslarını, yine artan tarımsal üretimle dengeleme yolunu seçerken; Türkiye ise üretimi artırmak yerine ithalat yolunu seçmiştir.
Bu yüzden ülke olarak cari açığımızı kapatamadığımız gibi, aradaki makas da her yıl giderek artmakta.
Ülkenin toplam borcu 450 milyar doları geçiyor.
Merkez Bankası’ndan son günlerde verilen mesajlarda düşük faiz sistemine devam edileceği sinyali geldi.
Bunun bir destekçisi de Hazine ve Maliye Bakan yardımcısının geçtiğimiz gün yaptığı açıklamaydı. Düşük faiz sistemine alışacağız mesajı önümüzdeki günlerde piyasalarda gerekli şekilde algılanacak
Aralık ayı bu açıdan önemli.
Hem enflasyon rakamları hem de faiz indirim sinyali dövizlerin yeniden yükselmesine neden olacaktır. Yüksek kurlar maliyet; maliyet artışı da enflasyon ve hayat pahalılığı anlamına gelmektedir. Kanımca, yüksek enflasyon ve fiyatların ani yükselişleri önümüzdeki dönem de devam edecektir. Ta ki faiz artırımına kadar.
Açıkçası yeni yılda ekonomi yönetiminin faizleri artırma yönünde bir çalışması olacağını bekliyorum. Yurtdışı piyasaları ve finans kurumları da bu şekilde yorumluyor. Ekonomi yönetimi, faiz indirimiyle istediği sonucu alacağını sanmıyorum.
Bu yüzden yeni yılda faiz artırımı gelebilir…
GELECEĞİMİZ Döviz-Faiz denkleminde gidip geliyor.
2022 şimdiden kaybettik desek çokta yanlış olmaz.
Faiz-Döviz gelgitinde değişen bir şey olmayacaktır.
Olan yine biz vatandaşlara olacak.