Çocukluğumuzda sürekli büyüklerimizden aynı sözü işitirdik: “Ahh ahh nerde o eski Bayramlar” diye. Bu sözü duyduğumuzda çocuk aklımızla pek anlayamazdık aslında onların ne demek istediklerini. Bayramların geçmişte görkemli kutlamalarla geçtiğini, şimdi ise yerini sakinliğine bıraktığını anlardık. Ama aslında bize anlatılmak istenileni yaşayınca daha iyi anlıyoruz.
Bayram demek tek kelimeyle sevinç demekti. Yılda iki defa bayram hareketliliği bereket, huzur ve yüzlere neşe getirirdi. Şimdide de kısmen bu duygu yaşanıyor, ancak günün birinde büyüklerimiz gibi, “Ahh ahh nerde o eski bayramlar” diyeceğimiz hiç aklıma gelmezdi.
Belki bu söz demode, belki klişe haline gelmiş ama gerçekten durum bu tabloya doğru hızla gidiyor ve korkarım yakın gelecekte bayramın ne anlamı ne tadı kalacak. Bayramları bayram gibi eskilerde yaşıyor muyuz, bayramı gerçek bir bayram tadında eskiler yaşıyormuş. Gerçi çocukluğu 80 ve 90’lı yıllarda geçen nesil olarak biler yine de şanslıyız. Şimdi çocuklarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimiz ve gelecek olan nesil bizim çocukluğumuzda ki bayram sevincini yaşayamayacak ne yazık ki.
Ramazan bayramı demek çocukken, şeker toplama yarışı demekti. Alırdık elimize poşeti, kendi evimizde olduğu kapı kapı gezer farklı şekerleri toplayıp yiyebilmek için kendimizce yarışırdık. Şimdi ara ki şeker toplayan çocuk bulasın. Bayram demek torpil-kız kaçıran-mantar-füze gibi paylayıcılarla oynamak, ortalığı şenliğe dönüştürecek oyunlar oynamaktı ama şimdi nerde? Bayram harçlığı için el öpme yarışına girme demekti ama şimdiki çocuklar bırakın harçlığı, el öpmeye bile yanaşmıyor.
Bayram demek, Bayram namazı sonrası bir ay tutulan oruçtan sonra evde birlikte yapılan kahvaltı demekti. O kahvaltı sofrasında bayramlaşmak demekti. Peki şimdi ne oldu, o ev kahvaltısı yerini dışarıda açık büfe kahvaltıya bıraktı. Onu da geçtim, bayram artık tatil manasına döndü. Bayramı fırsat bilen 3-5-10 günlük tatile giderek yakınlarından uzaklaşıyor, bayram merasimlerinden kaçıyor. Burada memleketine giderek oradaki büyüklerini elini öpen, kabirlerine giden ve sıla-i rahim yapanlar müstesna.
Daha çocukluğumuzda yaptığımız bir çok aktiviteyi, bayrama değer katan o güzel gelenekleri yazmam mümkün. Yazılması gereken bir çok konu daha var ancak ne yazık ki acı gerçek, “Gerçekten bayramların eski tadı yok”