Dünyanın gelişmiş her ülkesinde, gelişmiş bütün ekonomilerde faiz artırımı sonrası beklenen ve yaşanan yabancı para birimlerinin değer kaybetmesidir. Ama söz konusu Türkiye olunca rasyonel ekonomik değerlerin bile karıştığını görüyoruz.
Bunun en önemli göstergesi son faiz artırımı sonrası yaşananlar. Merkez bankası tarih bir karara imza atarak faizi yüzde 8.5’dan 15’e çıkardı. Bu karar sonrası olması gereken dövizin değer kaybetmesiydi. Ama Türkiye ekonomik olarak öyle bir kıskaca alınmış ki bir anda dövizin fırladığını gördük. Doğrusu şaşılacak bir olay. Bana göre bu durum ekonomi bilimiyle bağdaşmayan bir durum.
Son ekonomik veriler bile tablonun basit olmadığını gösteriyor. Ülke ekonomisi üzerindeki saldırılar ve aç gözlülük havası devam ediyor. Hükümet daha ne yapsın, devlet daha nasıl adımlar atsın bilemiyorum.
Erdoğan ekonomik iyileştirme için Hazinenin başına dünyada saygınlığı olan Mehmet Şimşek’i getirdi. Merkez Bankası’nın başka Gaye hanımı getirdi ABD’den ve ekonomi de alacakları kararlarda serbest bıraktı. Bu bile piyasaya güven vermek ve ekonomi kurmaylarının elini güçlendirmek için önemli bir adımdı. Neticesinde Merkez bankası da ekonomik rasyonel adımlara geri döndü.
Başkan Erdoğan her zaman faiz sebep, enflasyon sonuç şeklinde vurguluyor. Bu bazı kesimler tarafından eleştirilse de bugün faiz artırımına rağmen dolar yükseliyor ve enflasyona neden oluyorsa bu durumda Erdoğan’ın haklılığı ortadadır. Peki o halde ne yapmalı? Kim ne derse desin Türkiye ekonomisi güçlü temeller üzerine kuruludur. Dolayısıyla kararlı adımlar atmaya devam etmeliyiz. Üretim ekonomisiyle Türkiye’yi büyütmeye devam etmeliyiz.