Tam hayat normale dönüyor, yaralarımızı sarıyor diyoruz acı üstüne acı gelmeye devam ediyor. Türkiye deprem bölgesindeki yaralarını sarmak için seferber olmuşken, Pazartesi akşamı Hatay’ın Samandağı ve Defne ilçelerinde meydana gelen iki deprem, yeniden korku ve umutsuzluk aşıladı. Afet bölgesinde insanların psikolojisi alt üst durumda. Bu durumdan çıkmak için psikolojik destek elzem olmuştur artık.
Ne yazık ki bu iki depremde 6 canı aramızdan kopardı. Artçı şoklar bekleniyordu ancak Hatay merkezli depremler yeni bir fay kırığına yol açarak müstakil deprem statüsünü aldı. Ve ne yazık ki enkaz altında kalanların, evlerindeki eşyalarını almak için binalara girenler olduğu açıklandı. Evet tabi ki mal canın yongasıdır, ancak hiçbir şey insan canından daha değerli değildir.
Benim sözlerim buradan deprem bölgesine ne kadar ulaşır bilmiyor. Hatta Kocaeli’de Gazetecilik yapan birisi olarak afet bölgesindeki insanların okuyamayacağını biliyorum. Ancak kesinlikle hasarlı binalara girilmemesi gerekiyor. Bölgede panik ve korku havası devam ediyor. Pazartesi gece boyu izlediğim TV kanallarında ve dün gün boyu izlediğim haber bültenlerinde insanların bu endişeli ve üzgün halini çok net şekilde gördüm. Kolay değil, evleri gitti, iş yerleri, gitti, arabaları gitti, canları gitti, malları gitti. Kısacası afet bölgesinde milyonlarca insan hayatının en değerlilerini kaybetti.
Bölgeye acil psikolojik destek ekipleri şart. Bir an evvel başta gönüllüler olmak üzere PDR uzmanları ve psikologlar depremzedelerin yanında olmalı. Devlet, bu konuda hızlı bir çalışma içerisine girmeli. Öncelikle gönüllülerden başlamak üzere memur statüsündeki psikologlar ve hatta deprem bilimciler afetzedelerin bu travmayı atlatması için seferber olmalı. Aksi halde bu yara kabuk bağlasa da iyileşmez. Marmara depreminin üzerinden 24 yıl geçti, gündelik yaşantımıza devam etsek de o travmayı halen daha atlatamadı. Hala bizler en ufak sarsıntıda 17 Ağustos’un korku ve paniğini yaşıyoruz.
Ne yazık ki afet bölgesi şu anda beşik gibi sallanıyor. Yıkılmayan binalarda maalesef artçılarla ve yüksek şiddetli depremlerle yıkılıyor. Bölgede can güvenliği tartışılır vaziyette. Çadır, ısınma, konteyner eksikleri devam ediyor. Bölgeye yapılacak maddi yardımların yanı sıra manevi destek de önem taşıyor. Bu nedenle, psikolog, gerekirse öğretmen, gerekirse din görevlisi, gerekirse deprem bilimcilerin bir an evvel insanlara destek olması şart. Zira haberlerden izlerken bizlerinde psikolojisi bozuluyor.