Kasım ayını böyle bilmezdik, yazlıklar kalkmış, kışlık, montlar, botlar, kazaklar çıkartılmış olurdu.
Sıcak bir Kasım geçirdik, ‘Aralık da soğur, kar yağar’ diye tedbir almaya başlamıştık.
Aralık da hiç bizim bildiğimiz Aralık gibi olmadı, günlük güneşlik bir Aralık geçirdik.
Aralık ayının sıcaklarını, ‘pastırma’ olarak gördük, keyfini de çıkarıyorduk.
Ama kendimizi; çok soğuk, yağmurlu-karlı Ocak ayına hazırlamıştık.
Ocak’ı yarıladık, yine yok.
18 dereceleri bulan hava sıcaklıkları yaşıyoruz.
…Ve artık o ‘sıcak havanın tadını çıkartalım’ şeklinde bir tadımız yok.
‘Ucuza ısınıyoruz’ gibi kar hesabımız da kalmadı.
Soğuk hava istiyoruz, kışı istiyoruz, yağmur-kar yağsın diye dua ediyoruz.
Ocak’ın kalanı ile ilgili de kış beklentimiz yok.
Şubat umudumuz.
Geçmişte, Atalarımızdan kalan, kışın geç biteceğini anlatan, ‘Mart kapıdan baktırır kazma-kürek yaktırır’ sözü vardı.
‘Kışın erken biteceğini sanarak yeterli önlem almayan, odunu-kömürü tüketen, kazmasını, küreğini yakar diye öğreti vardı’ bu sözde.
Öyle kurak, öyle tuhaf bir kış yaşıyoruz ki, Mart’ın kazma-kürek yaktırması için, hatta Nisan’da kar yağması için dua ediyoruz.
Barajlar da su seviyesi dip noktayı gördü, Kocaeli’nin su ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Yuvacık Baraj yüzde 15 seviyelerine geriledi, Ocak ayındayız Ocak…
Haziran-Temmuz da su ile sorun yaşamamak için ‘tasarruftan’, ‘alternatif çözümlerden’ söz ederdik, bu yıl Ocak ayında başladık, sorun yaşamaya, tasarrufu konuşmaya.
Hiç kimse olayı hafife almasın ve suyu lütfen tasarruflu kullanalım.
Bu işin şakası yok.
Şubat-Mart’ı bol yağmurlu, bol karlı geçmezsek, hayatımız da görmediğimiz kadar, kurak ve zorlu bir Haziran-Temmuz yaşayacağımız açık.
Cuma Namazların da imamların toplu yağmur duası başladı, çok da yerinde bir uygulama, yağmuru-karı dua ile isteyeceğiz, Allah verirse, rahat edeceğiz ama bugünden başlayarak, su tasarrufu için seferber olunmalı, bireysel olarak, suyu idareli kullanmaya başlamalıyız.
Allah korusun, Aralık-Ocak gibi bir Şubat-Mart geçirirsek, pandemiyi falan mumla arayacağımız bir felaket ile karşı karşıya kalırız.
Mutlaka alternatif arayışlar başlamalıdır ama bu konuda yerel yönetimlere, Ülke’yi yönetenlere de çok iş düşüyor, şimdiden suya dair çözüm arayışlarına yoğunlaşılmalı.